31 Aralık 2011 Cumartesi

Hoşgeldin Yeni Yıl :)


Veee yeni yıla saatler kala hazırlıklar tam gaz devam ediyor. Ben hazırlıklarımı tamamladım ve geri kalanları beklerken bu yılın muhasebesini yaptım, sizlerle paylaşmak istedim :)


Yeni yıla hep yeni umutlarla kucak açtık :)




Çoğu zaman yeni aşklar, yeni bir iş, belki bir bebek için kalplerimizi coşturduk.



Sadece biz mi, alışveriş merkezleri bile kalbimizi ısıtmak için herşeyi yaptı:)



Peki bütün bir yıl nasıl geçti?



Metrolarda gün batımına karşı uzuuun bekleyişler...



Arkadaşlarla kısa turlar...



Kış geldi yazı hasretle andık...



Düğünler geldi geçti....



En masum aşklar yaşandı :))



Biskolata reklamları anıldı:))



Nasılsa daha da batamaz diyerek batan gemilerin dümenine tersten geçildi. 



En sevilenlerle şampanya patlatıldı:)



Kız kıza alışverişin tadına doyum olmadı:)



Yeni yıla hazırlıklara erkenden başlandı...



İlk hediyeler kendimize alındı...



çoookkk sevdim seni yüzüğüm, hoşgeldin :))



Nerede nasıl kutlasak ki diye düşündük???



Ev partisi?




Aile?




Fasıl???



Akışına mı bıraksak???



Kalbimize mutluluk verecek şekilde girelimde nasıl olursa olsun gerisi dedik ve geçmişi hatırladık:)



Fotoğraf çok kötü görünse de geçen yılbaşı gecesi gayet keyifliydi...



Daha keyifli geçeceğine inandığım bu yıl umarım hepimize istediklerimizi armağan eder. Sevgiler...



27 Aralık 2011 Salı

Ayrık Otu Temizliği

 Bir yandan hayatımda monotonluk haline gelmiş kargaşaya ayak uydurmaya çalışıyorum, bir yandan da kendimi mutlu edecek fırsatları yakalamaya... Dün keyifli insanlarla keyifli sohbetler günüydü adeta. Keyifli başlayan günüm alışveriş kargaşasıyla sonlandı. İtiraf edeyim ben türüme ihanet ediyorum ve alış-veriş yapmaktan, mağaza gezmekten pek hoşlanmıyorum.

 Hediye faslını hemen hemen tamamladım. Yaptığım listedeki insanlar yerine kendime bir sürü hediyeler aldım, bu gerçekten çok eğlenceliydi. Beni affedin bencilce gelebilir, ki öyle ama tüm o elbiseler gerçekten harika :)

 Neden olduğunu asla anlayamadığım ve anlayamayacağım şeylerle yüzleşiyorum. İnsanların içindeki iyilik kadar açık yüzlerine koydukları kötülüğü görüyorum. İçlerinde büyüttükleri zehirli sarmaşıkları nasıl nefesimizi kesmek için kullandıklarını... Ama oyunlarına katılmıyorum. Ve yola ayrık otlarını temizleyerek devam ediyorum. Yeni yıla az kala sevgilerle bugunun şarkısını sizlere armağan ediyorum :)


15 Aralık 2011 Perşembe

Entel Köy Efe Köy' e Karşı




İşte tam da buydu film boyunca yüzümdeki ifade. Eve gelir gelmez sizlerle paylaşmak istedim. '' Entel Köy Efe Köye Karşı'' dan bahsediyorum elbette. Bir Ege Köyüne gittiniz mi hiç bilmiyorum ama, eğer yolunuz düştüyse benzer sahnelerle karşılaşmışsınızdır. Filmin sanki senaryo değil gizli kamera çekimi olduğunu sanıyor insan. Ben komedilerin küfürler ve müstehcenlik içermesini tasvip etmiyorum ve bu film bolca küfür içeriyor, ancak tüm o küfürlerin yanı sıra arkada verilmeye çalışılan mesajı, sadece doğallığı alıp üstüne de mesaj eklediklerini  gördüğünüzde çok da önemsemiyorsunuz bu durumu.

Film boyunca dikkatimi çeken günlük hayatta da çokça yaşadığımız iletişim eksikliği sorunu oldu. Aşkın bir insanın sınırlarını nasıl aştırdığı, ön yargının ne tür saçmalıklara yol açabileceği, bir de insan olmanın bir gün ak dediğine bir gün kara diyebilmek olduğunu gördüm. 
Filmde Ege Bölgesi türküleri de yer almakta. Hepsi eğlenceli ve çok hoş türküler. Ayrıca anlatıcının olduğu sahnelerdeki müzikler doğrusu tek kelimeyle harika. Elimde bir defle orada olmak inanılmaz keyifli olurdu. Köyde verilen rock konserinde rock ve yerel müziğin harmanlanması çok hoş olmuş. Dinlemek isterseniz fragmanda 1:51. saniyede yer alayor.

Son olarak organik tarım ve turizm ile ilgili uygulamalar, kısacası film keşke gerçekten yaşansa. Keşke demekten hoşlanmıyorum. Umarım filmde yaşananları örnek alıp elimizdekilerin kıymetini biliriz, hepimiz :) iyi seyirler...











Hold On To What You Believe





 Bazen öyle bir hal alır ki hayat ne yeter artık bitsin deyip gidebilirsiniz, ne de oh ne ala deyip kalabilirsiniz. Ve bir şarkı dinlersiniz, sözleri yaşadıklarınızdan apayrı şeyler anlatır, nameleri ruhunuzu dansa kaldırır. Sanki kelimeler bambaşka anlamlara bürünürler. Ve bilinenin aksine sizin dertlerinizi anlatır, dertlerinize ağlarlar. Daha önce paylaştım sizlerle bu şarkıyı biliyorum, ama yine paylaşmak istiyorum. İçimi titretirken hem beni hem benle alakası olmayan şeyleri anlatıp günüme renk kattı. Unarın bugununuze renk katacak sesler kulağınıza dolar:)

6 Aralık 2011 Salı

Mabel- Söylese O Ben Söyleyemem

 Zaman zaman gerçekten unuttuğumuz, ama aslında üstünü örttüğümüz, bazen aşk, bazen ölüm, bazense insan olmanın getirdiği ayrı düşmüşlükler rüzgarlarla eser geçer, kulağımıza fısıldar neleri asla unutmamız gerektiğini. Kafamızın içinde konuşan iki kişidir, ama bir ordu kadar çok ses vardır. Güneşin batışını izler ve yine unutarak uyanırız bir sonraki güne...

5 Aralık 2011 Pazartesi

Mim' lendiM

Ve bir gün birde bakmışım mimlenmişim:) Her yazısını severek beklediğim blog yazarım nazsevik beni mimlemiş, öyleyse sorulara hemen cevap vereyim:)

1. Blogunuzu tüm eş, dost ve çevrenize söylediniz mi? 
Çok sınırlı sayıda insana direk olarak yazdığımı söyledim. Ama bazı yazılarımı sosyal platformlarda paylaşıyorum. Aslında hayatımın birçok alanında olduğu gibi bloğuma da gereken özeni göstermediğimden fazlaca paylaşmak istemedim diye itirafımı bir köşeye iliştireyim...


2. Blogunuzu ileride çocuklarınıza gösterecek misiniz?
Elbette bunu isterim. Ancak önümüzdeki 10 yıl için çocuğum olması gibi bir düşüncem yok. Çocuğum olup okumayı öğrenmesi için en az 15 sene var. Ben o zamana kadar bu tür teknolojiler ortadan kalkar, müzelik olur diye düşünüyorum:))


3. Blogunuzu eşiniz/ sevgiliniz biliyor mu? 
Gizli işler kulağa eğlenceli gelebilir ama sevdiklerimden gizli birşeyler yapmak bana keyifli gelmiyor.


Benimde birilerini mimlemem lazım, eeen zoru sanırım bu kısmı:) Veee büyük uğraşlarım sonucu ben de LILAMOONLIGHT VE Sernur IŞIK 'mimliyorum. Kolay gelsin :)

Kasım' a Anlamlı Veda



 O kadar uzun zamandır yazamıyorum ki, anlatacağım onlarca şey birikti. Güzel bir Kasım ayına İstanbul ile birlikte veda ettikten sonra, turuma İzmir' le devam ediyorum. Yeni yıl için geri sayıma 39 günden başladım, birazdan 6 Aralık olacak, çoook az kaldı :) Kime ne hediye alsam kısmını hiç zorlanmadan kafamda hallettim, tabi evdeki hesap umarım çarşıya uyar ve sevdiklerim için hayal ettiğim hediyeleri bulabilirim. 

 İstanbul' un trafiği şehre adım attığım andan itibaren beni yorsada İstiklal Caddesi' nde içtiğim kahve ve sevdiklerimle bir arada olmanın verdiği coşku tüm yorgunluğumu unutturdu. En en yakınlarımdan biri, Elvin ve lisedeyken kavgalarımız dolayısyla herkesin bizi tanıdığı eski sıra arkadaşım buluştuk. Önce geçmişin gerginliğini yaşamayalım diye sanırım, büyük akvaryumu dolaştık. Rehabilitasyon işleminden sonra, Elvin' ciğimin doğum gününü kutlamaya hazırdık. Uçuk, sıradışı, çok eğlenceli şeyler yapmanın dışında sadece oturup konuşmanın bile zevk verdiği insanlarla zaman geçirmenin rahatlığı yeni yıl öncesinde baya iyi geldi doğrusu.

 İstanbul turum ertesi gün de üniversiteden bir arkadaşımın öğretmenler günü kutlamasıyla şenlendi. Sıkışık masalarda birbirimizi duymadan saatlerce oturduk ama, neyseki yeni tanışsak ya da fazla duyamasak da muhabbet keyifliydi. Buluşma öncesi maruz kaldığım soğuk yüzünden fazla muhabbetçi olsam da :)) gece eğlenceliydi. Tüm İstanbul tayfası, sevgiler:)

 Yeni taşındığım evimin hemen yanında kurulan semt pazarından geçerken, zara zara diye bağırdıklarını duydum ve baktığımda Zara' dan yaz başında aldğım bluzun aynısının muhtemelen 5' de biri fiyatına satıldığını gördüm. Artık sahte mi, ihrac fazlası mı bilemedim ama bu adaletsiz fiyat dağılımı hiç hoş değil doğrusu:D

 Yeni yıla çok az kala bu sene hepinize istek listesi yapmanızı öneriyorum. Geçen sene benim işime yaramıştı. Bu sene daha kapsamlı bir listeyle geliyorum yeni yıllll bekle beni :)