8 Eylül 2011 Perşembe

Üsküdar' a Giderken

 Üsküdar' da sahilde, Kız Kulesine şöyle uzaktan bir bakış atarak yudumladık çaylarımızı sevgili yol arkadaşımla birlikte. Uzun zaman sonra denize nazır keyifli bir sohbet etmek içimi ferahlattı doğrusu. Ve İstanbula aşık olanların ne kadar haklı olduklarını anladım bir kez daha. Gerçi aynı şeyi İzmir için de düşünmüştüm, belki de şehirler içlerinde barındırdıkları sevdiğimiz insanlar doğrultusunda  önem kazanıyordur?

 Paylaşmak istediğim bir diğer konu da insanlara size yaptıkları kötülüklere rağmen nefret göstermezsiniz bazen. Yitip gitmiştir bir şeyler ve artık nefret etmenin bile gereği kalmamıştır sizin için. Aslında başlarda karşınızda ki de aynı şekilde davranır, ama zamanla sizin rahatlığınızın nedeninin sadece gerçekten öyle hissetmeniz olduğunu anladığında öfkesini kusar... İşte ben bu zamanlarda tam olarak kahkaha atıyorum. Ben de dahil herkes hakettiğini yaşar, doğru zaman, doğru mekan, doğru sevgili, doğru dost vs. elbette önemli ama asıl önemli olan bizim kendimize neyi layık gördüğümüz. Elbette karşımıza herşeyin doğrusu pat diye çıkmayabilir, zaman alabilir. Ancak biz neyin ne kadar doğru olduğunu görebiliyorsak  kendimizi acıya boğmak zorunda kalmıyoruz. Umarım herkes sakin, mutlu ve kendi yolunda olmayı öğrenir...

Hiç yorum yok: